top of page
  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter

KADİFEKALE'DE SÖYLENMİŞ ÜMİTLİ BİR İKİNDİ ŞİİRİ

  • Yazarın fotoğrafı: Murat Utkucu
    Murat Utkucu
  • 21 Ağu 2022
  • 3 dakikada okunur




Ümit Akseki'ye

Şehrin en güzel kıyısındasın görüyorum Aradın şimdi ve bir ay doğdu gecemin ortasına Her aradığında böyle oluyor biliyorum. Dostluğundur bu şehrin sokak lambaları Gece ayazında kibrit sıcaklığı Titrek ışıklı ampuller gibiyiz kendimize yetmiyor nefesimiz ama Mürşidiyiz işte yıldızların İzmir Valililiği bunu henüz bilmiyor Kriz Merkezinin kameraları görmedi henüz Terörle Mücadele, çoktan haber almış peşimizde, işleri bu n'aparsın Ellerimizde ustura Arabalar yerine bileklerimizi çiziyoruz Her çizgide Picasso selamlıyor kesiklerimizi… Guernica'da yakılmış o öküz sensin diyor, bana dikip gözlerini Evet diyorum gururla o öküz benim Emekçi, temiz… ve kurşunuyla faşist bir Alman pilotun elinde can vermiş bir öküzüm Sen geliyorsun ve yıldızlı berenle resimden çekip alıyorsun beni Dostluğunu hiçbir renge değişmem Sen bir gökkuşağısın. Sesinde Ruhi Su patlıyor, gökgörültüsü Şimdi bir rüzgar esecek, uçurdu uçuracak lodos Konak'ta Saat Kulesinde bir sevişme randevusu Akrep Yelkovan, tam gece yarısı yine kucak kucağa Ayıptır diyorlar ama… Kimin umurunda Son vapur, umutsuz işçileri evine taşıyor, hepsinin ellerinde file Filenin içinde çikolata bitter Çocuklar sevinecek bu gece yarısı. Üstelik akrep ile yelkovanın saadet rüyası…

Hayat bir masal değil miydi yoksa Yağmur toprağa nazlansa, sonra gözyaşını akıtsa akıtsa . Bir lodos patlasa tam beni aradığın vakit Gözyaşlarımız karışsa toprağına dostluğun Kahkahalarımız kucaklaşsa Sonra bir fırına gitsek sabaha karşı Sıcacık özverili gevrekler alsak, Bir kilo kadar " itimatlı kurabiye" Şöyle iri iri dört tane " paylaşmak hayatı her şeye rağmen poğaçası," Ve üç adet de "saçmalıyorsun dostum ama seni her halükarda seviyorum boyozunu" kocaman bir kese kâğıdına doldursak. Ellerimiz yansa, ellerimiz tutuşsa , sesimizi çıkarmasak Kırk yaşında aşk kalbimize batsa üstümüz başımız aşk olsa Çocuklarımız salya sümük ağlasa elleri yüzleri çamur Biz kadehlerimizi vursak birbirine Sokak ortasında vursalar bizi Bir sözün peşinde çekip gitsek buralardan "Bizim de dağlarımız var Ernesto bizim de dağlarımız!" Minerva'nın baykuşunu arasak kafdağının ardında Yüzümüze saygıyla bakıp, gülseler arkamızdan Bizi hakîr görseler Şarap şişelerimizi fırlatsak üzerlerine yaksak küflü dünyalarını Ama Şehrimiz kucaklasa bizi Gitmeyin dese, Bu şehir öksüz kalır pabuçlarınız kaldırımlarımı dövmese dese Üzülse bize şu iki neşeli serseriye. Ah desek ulan İzmir Tarihin rahmi Üzme kendini ne olur! Ulan Güzeller güzeli Kadifekale'n için ölürüz be ölürüz desek Sonra Bir sıkıyönetim ilan etsek Sıkıntıyla sokağa çıkmayı yasaklasak bir nolu bildiride Açlığı yasaklasak, umutsuzluğu, işsizliği sonra, Kula kulluk etmeyi değil kul olmayı yasaklasak göktekine yerdekine yerin dibindekine Tüm hasretleri yasaklasak ikinci bir emre kadar Kİ o hasretler adam eder adamı Acıları yasaklasak Kahretmeyi kahrolmayı Lunapark olsa şehir meydanları Kendini değersiz hissedişleri yasaklasak Paçavraymışım meğer cümlesini bir paragrafta kullanmayı Sonra bütün kendini beğenmişleri bir gettoya toplasak şehir boşalsa, Getto’da herkes bir Çingen adı alsa, aynaya baksa, güzelliğine şaşırsa Gecekondu beyazına boyasak Emniyeti, sonra Bir ferahlık bir ferahlık hükümet konağı ,

bekçi, kapıları ardına kadar dayasa Sayın Valim her sabah ilk iş balığa çıksa Sadece martılar sakınsa onu kem gözlerden Siyah gözlüksüz martılar Sarı asfalt döksek yollara, kırmızı kaldırımlarda yeşil etekli kadınlar Mavi yakalı erkeklerin kollarında Varyant'tan Kemeraltı'na aksa, Sonra Hisar Camiine gidip iki rekat mülhid namazı kılsak İçimizdeki iblisi sevsek ağlasa boynumuza sarılsa, Cebrail denen o küstahı da alsak aramıza elimizde şeytanın çatalı Yaşamanın anlamına kafa yorsak Nedir hayat diye sorsak ölülere Paşaköprüsü’nde mezarlar kahkahalarını bıraksa servilerin üstüne "Sıranı bekle sıranı bekle bu acele niye…" Babam el sallasa rahat mezarından doğrulup Müntehir adaylarına sabır ihsan eylese Tanrı. Tanrım ben ne yaptımları vicdan azaplarını pişmanlıkları kaldırsak bir sandığın içine Sonra yalnızlığı yasaklasak ama ustura yalnızlıkları amansız bir hastalık gibi yürek karartan Sonra bütün yalnızları bir köşeye kıstırıp acıtsak canlarını Sonra sarılsak boyunlarına ağlasak Bir eczanenin kırsak kepenklerini sargı bezlerini yağmalasak Sarsak yaralarını, kalp kırıklarını, Bir kadeh şarap versek hepsine hayat tadında damarlarımızda dinlenmiş Sonra sonralar tükense güzel bir söz arasak lügattan Sen bulsan, ve desen ki “Öyle namuslu yaşasak ki Namus kerhaneye düşse hicaptan Hicap terk etse bu şehri , Kızaracaksa eğer kızarmalı bir genç kızın yüzü sadece aşktan” Ruhi Su çıksa bir minareye son ezanımızı okusa şehrin üstüne, Allah küsüverse , nereye çocuklar dese Ah dostum öyle bir ölsek öyle bir ölsek ki Azrail üç gün sonra fark etse Ve dese ki ardımızdan Acıyla yıkadılar yüreklerini ama Ölesiye keyif aldılar hayattan…



Comments


WhatsApp Image 2022-07-15 at 18.07.12.jpeg

Yolda olmak bir iç yolculuk mu sadece? Yolu  görüyorum. Gördüğümü gören gözlere ihtiyacım var..  Yoldaşsız yol alınmaz? Blog o yüzden var oldu. Birlikte yol almak için yola devam!

bottom of page